Çağdaş Sözlük

sur ~ سور

Mükemmel Osmanlı Lugatı - sur ~ سور maddesi. Sayfa: 453 - Sira: 21

Mükemmel Osmanlı Lugatı - Ali Nazima ve Faik Reşad Sözlüğü; sur maddesi. osmanlıcada sur ne demek, sur anlamı manası, sur osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte sur hakkında bilgi. Arapça sur ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada sur anlamı

Mükemmel Osmanlı Lugatı - سور sur ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

sur ~ سور güncel sözlüklerde anlamı:

SUR ::: Bir şehri kuşatan yüksekçe kale duvarı. Yüksek duvar. Kale. Hisar.

SUR ::: (Suret. C.) Kıyamet günü İsrafil Aleyhisselâm'ın çalacağı boru. Buna Sur-u İsrafil de denir. * Boynuzdan yapılan düdük.

SUR ::: f. Şenlik. Düğün. Ziyafet.

SUR ::: Keş parçası.

"); sûr ::: (a. i. c. : esvâr, sîrân) : şehrin etrafına çekilen yüksek duvar, kale, hisar. Dâhil-i sûr : şehir içi. Hâric-i sûr : şehir dışı.

sûr-i sultanî ::: Topkapr'sarayını karadan çeviren ve Bizans surlarına bitişen sûr.

sûr ::: (f. i.) : 1) düğün, (bkz. : velîme). 2) ziyafet. 3) şenlik.

sûr-i hümâyûn ::: tar. pâdişâhların erkek çocuklarının sünnetleri, kızlarının da evlendirilmeleri münâsebetiyle yapılan düğün.

sûr ::: (a. i.) : 1) boynuzdan yapılmış büyük boru. (bkz. : nâkur). 2) Kıyamette Hz. Isrâfîlin üfliyeceği boru.

siver ::: (a. i. sûre'nin c.) : sûreler.

SuR ::: Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:

Sûra bir kerre üfürülünce, yeryüzü ve dağlar, yerlerinden kaldırılıp silkilecektir. O gün kıyâmet kopacak, gök yarılacak ve dağılacaktır. (Hâkka sûresi: 13-16)

Kıyâmetin yok edici sûrundan sonra, ikinci bir sûr üflenir. Bu sese bütün beşeriyyet (yaratılmışlar) tâbi olur. Bu emir ile kalkıp, hâzır olurlar. (Zümer sûresi: 62)

Meleklerin en üstünlerinden ikincisi, sûr denilen boruyu üfürecek olan İsrâfil aleyhisselâmdır. Birincisinde, Allahü teâlâdan başka her diri ölecektir. İkincisinde hepsi tekrar dirilecektir. (Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî)

Allahü teâlâ, Sûr üfürüldükten sonra, kıyâmetin kopmasını murâd buyurduğu (dilediği) vakit; dağlar uçar, bulutlar gibi yürümeye başlar. Denizlerin bâzısı bâzısına taşar. Güneşin nûru giderek simsiyah olur. Dağlar, toz hâline gelir. Âlemler birbirine girer. Yıldızlar, dizili incinin kopup dağıldığı gibi olur. Gökler gülyağı gibi erir ve değirmen döner gibi deverânla şiddetli bir şekilde hareket eder. Yerde ve gökte diri kimse kalmaz. Bütün canlılar ölür. Yerde taş taş üstünde kalmaz. Bütün bunlardan sonra, aradan kırk sene gibi bir zaman geçer. Allahü teâlâ, İsrâfil aleyhisselâmı diriltir. O da sûru üfürür. Bu ikinci sûr ile, her bir rûh kendi cesetlerine girerler. Dağlarda ölmüş olan, vahşî hayvanların ve kuşların yemiş olduğu insanların rûhları kendi cesetlerini bulur. İnsanlar, kabirlerinden kalktıkları vakit, yerleri dümdüz olmuş bir kâğıt sahifesi gibi görür... (İmâm-ı Gazâlî)

Sur :::


  1. Kale duvarı.

  2. Uğur, alın yazısı, talih.

sur ::: kale duvarı

sûr ::: hisar , boru , kıyamette üflenecek boru , düğün , şenlik

sûr ::: ‬hisar

sûr ::: ‬boru

sûr ::: kıyamette üflenecek boru

sûr ::: ‬düğün

sûr ::: şenlik

sûr ::: (a. i.) 1) boynuzdan yapılmış büyük boru. (bkz. : nâkur). 2) Kıyamette Hz. Isrâfîlin üfliyeceği boru.

siver ::: (a. i. sûre'nin c.) sûreler.

sur ::: hasar, talih, uğur

SUR :::

Keş parçası

Diğer Osmanlıca Sözlüklerde: