felah ~ فلاح
Mükemmel Osmanlı Lugatı - felah ~ فلاح maddesi. Sayfa: 553 - Sira: 2
Mükemmel Osmanlı Lugatı - Ali Nazima ve Faik Reşad Sözlüğü; felah maddesi. osmanlıcada felah ne demek, felah anlamı manası, felah osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte felah hakkında bilgi. Arapça felah ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada felah anlamı
Mükemmel Osmanlı Lugatı - فلاح felah ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
felah ~ فلاح güncel sözlüklerde anlamı:
FELAH ::: f. Başlangıç, mebde'. İbtida.
FELaH ::: Selâmet. Saadet. Kurtuluş. Hayır ve ni'metlerde refah, rahatta dâim olmak. Fevz ve zafer. Necat ve beka. * Sahur yemeği. * Şakketmek.
felah ::: (f. i.) : iptida, başlangıç, (bkz. : mebde').
felah ::: (a. i.) : 1) kurtuluş, selâmet, onma. 2) mutluluk, kutluluk.
felâh-ı vatan ::: 1) vatanın selâmeti, kurtuluşu; 2) tar. 10 şubat 1920 de İstanbul meclis-i meb'ûsânı'nda teşekkül eden bir grup.
fellâh ::: (a. i. felâhat'dan.) : 1) ekinci. çiftçl , ekin eken ve biçen, (bkz. : harrâs, zari'). 2) zencî, siyah Arap.
felâh ::: tam kurtuluş.
FELaH ::: Allahü teâlâ, âyet-i kerîmelerde meâlen buyurdu ki:
Sizden öyle bir cemâat (topluluk) bulunmalıdır ki, (onlar herkesi) hayra çağırsınlar, iyiliği emretsinler, kötülükten vazgeçirmeğe çalışsınlar. İşte onlar felâha erenlerin tâ kendileridir. (Âl-i İmrân sûresi: 104)
Mü'minler (Allahü teâlânın birliğine inananlar) muhakkak felâh bulmuştur. (Mü'minûn sûresi: 1)
İlmi, kibirlenmek, kendini büyük göstermek için istiyenlerden hiç biri felâh bulmamıştır. İlmi; tevâzû (alçak gönüllülük) ve insanlara hizmet için isteyen, elbette felâh bulur. (İmâm-ı Şâfiî)
Başkalarının zarar görmesine sevinen kişi felâha kavuşamaz. (Bennân el-Hammâl)
Felah :::
- Kurtuluş, selamet, onma
Örnek: Şu bizim halkı uyandırmadadır varsa felah. M. A. Ersoy
felâh ::: kurtuluş , selamet , kurtulma , rahata erme
fellâh ::: çiftçi , ekinci
felâh ::: kurtulma
felâh ::: rahata erme
fellâh ::: çiftçi
felah ::: (f. i.) iptida, başlangıç, (bkz. : mebde').
fellâh ::: (a. i. felâhat'dan.) 1) ekinci. çiftçl , ekin eken ve biçen, (bkz. : harrâs, zari'). 2) zencî, siyah Arap.
felah ::: kurtuluş, selamet
FELAH :::
FELÂH :::