arız ~ عریض
Mükemmel Osmanlı Lugatı - arız ~ عریض maddesi. Sayfa: 513 - Sira: 3

Mükemmel Osmanlı Lugatı - Ali Nazima ve Faik Reşad Sözlüğü; arız maddesi. osmanlıcada arız ne demek, arız anlamı manası, arız osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte arız hakkında bilgi. Arapça arız ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada arız anlamı
Mükemmel Osmanlı Lugatı - عریض arız ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
arız ~ عریض güncel sözlüklerde anlamı:
aRIZ ::: So adan olan şey. Bir şeyin zâtına ve hakikatına ait ve lâzım olmayıp başka bir varlıktan bazan vâki ve kaim olan. Takılan. Yapışan. * Bir şeyi arz ve takdim edici olan. * Kalın ve geniş bulut. * Ön dişlerin haricindeki onaltı dişin herbiri. * İnsanın yanağı. * Hasta olduğundan dolayı kesilen deve. * Seyrek sakallı kimse. (Bak: İctima-i zıddeyn) * (Arz. dan) Gelen. * Tesadüfî vakıa. * Dağ, bulut. v.s. gibi görmeye mâni olan herşey. * Yanak.
ârız ::: (a. s. arz'dan.) : 1) gelen. 2) i. tesâdüfî vak'a. 3) i. dağ, bulut ve şâire gibi gör-miye manî olan herşey. 4) i. yanak.
ârız-ı gülgûn ::: gül renginde olan yanak, penbe, al yanak.
ârız ::: gelip çatan, bulaşan, yapışan.
Arız :::
- Sonradan ortaya çıkan.
- Bulaşmış, musallat olmuş
Örnek: Zengin çocuklarına arız münasebetsizlikler, fakir çocuklarına mahsus fenalıklardan aşağı kalmıyor. H. R. Gürpınar
ârız ::: yanak , bulaşan , gelen , yapışan
arîz ::: geniş , genişlemesine
ârız ::: yanak
ârız ::: gelen
ârız ::: engel
arîz ::: geniş
arîz ::: genişlemesine
ÂRIZ :::