Çağdaş Sözlük

cüz ~ جزء

Mükemmel Osmanlı Lugatı - cüz ~ جزء maddesi. Sayfa: 292 - Sira: 16

Mükemmel Osmanlı Lugatı - Ali Nazima ve Faik Reşad Sözlüğü; cüz maddesi. osmanlıcada cüz ne demek, cüz anlamı manası, cüz osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte cüz hakkında bilgi. Arapça cüz ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada cüz anlamı

Mükemmel Osmanlı Lugatı - جزء cüz ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

cüz ~ جزء güncel sözlüklerde anlamı:

CüZ ::: Kısım, parça. Bir şeyin bir parçası. * Kitab forması. * Küllün mukabili. * Kur'ân-ı Kerim'in otuzda bir parçası. * Kanaat. İktifâ eylemek. * Düğümü sağlam yapmak. Bir şeyi pekiştirip muhkem kılmak. * Kız evlâdı.

"); cüz ::: (a. i. c. : ecza) : 1) kısım, parça, bölük.

cüz gülü ::: g. s. bir çeşit süsleme olan hâlkârda-görülen gül motifinin bir nev'i.

cüz' i cedd ::: huk. babanın babasının oğullan ve onların oğullan, yânî yakın ve uzak ana baba bir amcalar ve onların oğulları ve oğullarının oğullan.

cüz-i eb ::: huk. babanın oğlu ve oğlunun oğlu. [yânî ölünün ana ve baba bir kardeşleri ve onların oğulları].

cüz-i ferd ::: atom.

cüz'-i lâ-yetecezzâ ::: bölünemiyen, parçalanamıyan kısım, bölünme imkânı olmıyan en ufak zerre. 2) elifbe, tebâ'reke, âmme cüzleri gibi evvelce mahalle mekteplerinde okunan küçük okul kitabı.

cüz-i tâmm ::: bütün, parçalandığı vakit ana vasfını kaybeden şey.

cüz ::: bölüm, parça.

Cüz :::


  1. Bir bütünü oluşturan bölümlerden her biri.

  2. Fasikül.
    Örnek: İlk defa olarak gördüğüm bir amme cüzünden bir şeyler okudu. S. F. Abasıyanık

  3. Kur'an'ın bölünmüş olduğu otuz parçadan her biri

cüz ::: parça , kısım

cüz’ ::: ‬parça

cüz’ ::: medrese alfabe kitabı

Cüz ::: Bir bütünü oluşturan bölümlerden her biri; kısım; parça; bölük

Cüz ::: Bir bütünü oluşturan bölümlerden her biri; kısım; parça; bölük

cüz :::

bir bütünü oluşturan bölümlerden her biri; kısım; parça; bölük

CÜZ :::

Kısım, parça. Bir şeyin bir parçası. * Kitab forması. * Küllün mukabili. * Kur'ân-ı Kerim'in otuzda bir parçası. * Kanaat. İktifâ eylemek. * Düğümü sağlam yapmak. Bir şeyi pekiştirip muhkem kılmak. * Kız evlâdı