daire ~ دائره
Mükemmel Osmanlı Lugatı - daire ~ دائره maddesi. Sayfa: 367 - Sira: 15
Mükemmel Osmanlı Lugatı - Ali Nazima ve Faik Reşad Sözlüğü; daire maddesi. osmanlıcada daire ne demek, daire anlamı manası, daire osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte daire hakkında bilgi. Arapça daire ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada daire anlamı
Mükemmel Osmanlı Lugatı - دائره daire ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
daire ~ دائره güncel sözlüklerde anlamı:
DAiRE ::: Resmi hükümet makamlarından her biri. * Yazıhane. * Büyük bir idare adamının makamı. * Ev veya apartman katı. * Bir manevi te'sirin hükmü geçtiği mahal. * Sınır içi. * Büro, büyük ev, konak. * Çember, düz yuvarlak şekil. * Mat: Merkezden aynı uzaklıktaki noktaların çevirdiği düzlük parçası. * Hezimet ve musibet. Beliye-i muhita. * Dönüp dolaşıp meydana gelen hâdise ve inkılâb.
dâire ::: (a. i. c. : devâir) : 1) çember. 2) me'murun çalıştığı yer. 3) ev ve apartman bölüntüsü. 4) sınır içi. 5) zilli tef. 6) Osmanlı İmparatorluğu zamanında Şehremâneti'nin belediye şubeleri.
dâire-i aide ::: âit olduğu resmî makam.
dâire-i azime ::: a«tr. arzın merkezinden geçerek semâ küresini kesen her hangi bir düzlemin teşkil ettiği ara kesit.
dâire-i intihabiyyev ::: seçim bölgesi.
dâire-i kaza ::: (kaza dâiresi) : vazife, salâhiyet.
dâire-i küıûf ::: a»tr. arzın bir senede resmettiği mahrek sathının semâ küresi ile olan ara kesiti.
dâire-i nısf-ün-nehâr ::: her hangi bir mahallin semt-ür-re'sinden geçen düzlemin semâ küresi ile teşkil ettiği ara kesiti.
dâire-i resmiyye ::: resmî dâire, hükümet dâiresi.
dâire-i sâdise ::: altıncı (Beyoğlu) dâire.
dâire-i sıa ::: astr. mahallin semt-ür-re'sinden geçen nısf-ün-nehâr dâiresinden mâda diğer bütün nisf-ün-nehar dâirelerine verilen bir ad.
dâire-i umûr-i askeriyye ::: askerî işler dâiresi, [İstanbul'da, Bayezit'te şimdiki Üniversite merkez binasının bulunduğu yer].
dâire ::: saha, alan, geometrik şekil, resmi kurum.
Daire :::
- Bir yapının konut olarak kullanılan bölümlerinden her biri, kat
Örnek: Bu koskoca binanın, pasajın arka tarafında bir kısım daireleri ayrıca kiraya verilmiş. H. F. Ozansoy - Belirli devlet işlerini çevirmekle görevli kuruluşlardan her biri
Örnek: Eskiden hem bir dairede beraber bulunmuşlar hem de silah arkadaşlığı etmişlerdi. R. H. Karay - Bu kuruluşların içinde çalıştıkları yapı.
- Bir yapı veya gemide belli bir işe ayrılmış bölüm
Örnek: Yemeği, selamlık dairesinin üst katındaki yemek salonunda yediler. M. Ş. Esendal - Soyut kavramlarda belli sınır, ölçü.
- Bir çemberin içinde kalan düzlem parçası.
- Saz takımında usul vurmaya yarayan tef.
dâire ::: büro , daire
dâire ::: daire
dâire ::: büro
dâire ::: ofis
dâire ::: devlet dairesi
dâire ::: tef
dâire ::: zilli tef
daire ::: çember, çevre, idare, kat, menzil, ofis
DAİRE :::