Çağdaş Sözlük

hass ~ خاص

Mükemmel Osmanlı Lugatı - hass ~ خاص maddesi. Sayfa: 338 - Sira: 5

Mükemmel Osmanlı Lugatı - Ali Nazima ve Faik Reşad Sözlüğü; hass maddesi. osmanlıcada hass ne demek, hass anlamı manası, hass osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte hass hakkında bilgi. Arapça hass ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada hass anlamı

Mükemmel Osmanlı Lugatı - خاص hass ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

hass ~ خاص güncel sözlüklerde anlamı:

HASS ::: Tergib. Teşvik. Bir kimseyi bir şey için iknâ etmek.

HASS ::: Duyan. Hisseden. Duyucu. * Duygu.

HASS ::: Alçak, bayağı, âdi. * Marul.

HaSS ::: (C.: Havass) Hususi. Hâlis. Kıymetli ve ileri gelen mühim yakınların topluluğu. * Bir şeyde bulunup başkasında bulunmayan. Umumi olmayıp mahsus olan. * Tam ayar olan, yabancı maddelerle karışık olmayan ve içinde bozuk bulunmayan. Tek, münferid. * Saf. * Tar: Osmanlı İmparatorluğunun ilk zamanlarında, devletin büyüklerine ayrılan yıllık geliri yüzbin akçadan fazla olan arazi.

HASS ::: Azlık, kıllet.

HASS ::: Zannetmek. * Silkmek. * Davarı kaşağılamak. * Közün üstünde birşey pişirmek. * Katletmek, öldürmek.

hâss ::: (a. s. c. : havas) : 1) mahsus, * özel. İsm-i hâss : has isim, *özel ad. 2) hüküm darın kendine mahsus olan. 3) saf, hâlis. 4) tar. Osmanlı Imparatorluğu'nun eski devirlerinde, devletin büyüklerine ayrılan ve yıllık geliri yüzbin akçadan yukarı olan arazi.

hâss ü âm ::: herkes.

hâss-ül-hâss ::: en has, en güzel.

hâss ::: (a. s. hiss'den) : hisseden, duyan. [müen. "hasse" dir].

hass ::: (a. i.) : birini, bir işe teşvîk etme, kandırıp ayartma.

hass ü iğrâ' ::: teşvik ve kışkırtma.

hass ::: (a. s.) : 1) alçak, âdî. 2) i. marul.

hâss ::: özel.

HaSS ::: Hâss, kat'î (kesin) mânâ ifâde eder. Sözden maksat, tek şeydir. Ahmed, Yûsuf gibi özel isimler; insan, ağaç, meyve gibi cins isimler; bir, iki, üç gibi sayı isimleri hep hâss lafızlardır. "Her kırk koyunda bir koyun zekât olarak verilir" hadîs-i şerîfinde; kırk, hâss lafızdır. Bu sebeple koyunun zekât nisâbı (ölçüsü) kırktır. Ondan az veya çok olması ihtimâli yoktur. (Serahsî)

2. Geliri yüz bin akçeden fazla olan dirlikler. General toprağı.

hâs ::: özel , hususi , özgü , has , çöp

hâss ::: özel

hâs ::: ‬özgü

hâs ::: has

hâs ::: saf

hâs ::: özel

hâss ::: (a. s. hiss'den) hisseden, duyan. [müen.

Hâss ::: Özgü

Hâss ::: Özgü

hâss :::

özgü

HASS :::

Azlık, kıllet

HÂSS :::

(C.: Havass) Hususi. Hâlis. Kıymetli ve ileri gelen mühim yakınların topluluğu. * Bir şeyde bulunup başkasında bulunmayan. Umumi olmayıp mahsus olan. * Tam ayar olan, yabancı maddelerle karışık olmayan ve içinde bozuk bulunmayan. Tek, münferid. * Saf. * Tar: Osmanlı İmparatorluğunun ilk zamanlarında, devletin büyüklerine ayrılan yıllık geliri yüzbin akçadan fazla olan arazi.