Çağdaş Sözlük

iktida ~ اقتضاء

Mükemmel Osmanlı Lugatı - iktida ~ اقتضاء maddesi. Sayfa: 84 - Sira: 10

Mükemmel Osmanlı Lugatı - Ali Nazima ve Faik Reşad Sözlüğü; iktida maddesi. osmanlıcada iktida ne demek, iktida anlamı manası, iktida osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte iktida hakkında bilgi. Arapça iktida ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada iktida anlamı

Mükemmel Osmanlı Lugatı - اقتضاء iktida ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

iktida ~ اقتضاء güncel sözlüklerde anlamı:

iKTiDA ::: Uymak, tâbi olmak. Birinin hareketini örnek alarak ona benzemeye çalışmak. İttiba etmek.

iktizâ' ::: (a. i. kazâ'dan.) : 1) lâzım gelme, gerekme. 2) lâzım getirme, gerektirme. 3) ihtiyaç, gereklik. 4) işe yarama.

iktizâ-yi hâl ::: hâlin, gösterdiği lüzum.

iktidâ ::: uyma.

iKTiDa ::: Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:

İşte o peygamberler Allahü teâlânın hidâyet ettiği kimselerdir. Sen de onlara iktidâ et. De ki: "Ben buna (peygamberlik vazîfemin îfâsına) karşılık sizden bir ücret istemiyorum. O Kur'ân-ı kerîm âlemler için öğütten başka bir şey değildir. (En'âm sûresi: 90)

Benden sonra, Ebû Bekr'e ve Ömer'e iktidâ ediniz. (Hadîs-i şerîf-Tirmizî, Hâkim)

Benden önce Allahü teâlânın bir ümmete gönderdiği bir peygamber yoktur ki, o peygamberin ümmetinden Havârîleri ve sünnetine tâbi olan, emrine iktidâ eden eshâbı, arkadaşları olmasın. (Hadîs-i şerîf-Müslim)

Bizim büyüklerimizin yolunun esâsı ikidir: Birincisi; Resûl-i ekremin sallallahü aleyhi ve sellem sünnetine yâni bildirdiği İslâm dîninin îmân ve amel ile ilgili hükümlerine iktidâ, ikincisi tâbi olduğu âlim ve velîyi çok sevmek. (İmâm-ı Rabbânî)

Kendisinde imâmlık şartları bulunmadığı hâlde imâmlık yapan kimseye iktidâ etmemelidir. (İbn-i Âbidîn)

iKTiDa ::: Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:

İşte o peygamberler Allahü teâlânın hidâyet ettiği kimselerdir. Sen de onlara iktidâ et. De ki: "Ben buna (peygamberlik vazîfemin îfâsına) karşılık sizden bir ücret istemiyorum. O Kur'ân-ı kerîm âlemler için öğütten başka bir şey değildir. (En'âm sûresi: 90)

Benden sonra, Ebû Bekr'e ve Ömer'e iktidâ ediniz. (Hadîs-i şerîf-Tirmizî, Hâkim)

Benden önce Allahü teâlânın bir ümmete gönderdiği bir peygamber yoktur ki, o peygamberin ümmetinden Havârîleri ve sünnetine tâbi olan, emrine iktidâ eden eshâbı, arkadaşları olmasın. (Hadîs-i şerîf-Müslim)

Bizim büyüklerimizin yolunun esâsı ikidir: Birincisi; Resûl-i ekremin sallallahü aleyhi ve sellem sünnetine yâni bildirdiği İslâm dîninin îmân ve amel ile ilgili hükümlerine iktidâ, ikincisi tâbi olduğu âlim ve velîyi çok sevmek. (İmâm-ı Rabbânî)

Kendisinde imâmlık şartları bulunmadığı hâlde imâmlık yapan kimseye iktidâ etmemelidir. (İbn-i Âbidîn)

iktidâ ::: uyma , uymak , tabi olmak

iktidâ ::: ‬uyma

İKTİDA :::

Uymak, tâbi olmak. Birinin hareketini örnek alarak ona benzemeye çalışmak. İttiba etmek